
04 Kas Ayurveda Tıbbı ve Batı Tıbbının Farkları
Biz insanlar, tüm gezegen üzerindeki canlı ve cansız varlıklar gibi, doğanın parçaları ve uzantısıyız. Bu kesinlikle inkar edilemez ve yadsınamaz bir gerçektir. Hissedemiyor olsak bile tüm gezegende ve uzayda olan bitenden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmekteyiz. Hepimiz hayal bile edemeyeceğimiz büyük bir var oluşun parçalarıyız. İşte Ayurveda ve Yoga bilimleri bu gerçeği inkar etmeden, görünenin de ötesinin bilimleridir ve asla geçerliliklerini yitirmezler, çünkü evrenseldirler. İnsanoğlu, zihninin kölesi olduğundan beri bu gerçeklerle bağlantısını kaybetti. Bu beni şaşırtıyor olsa da, büyük resimden bakabilseydim eğer, her olanın doğru ve olması gerektiği gibi olduğunu görebilirdim diye düşünüyorum. Belki de bu hissiyatım yoluma yogayı ve ayurvedayı çıkartmıştır.
Bu yazımı dinlediğim bir Podcast (dijital ses dosyası)’den derledim. Batı tıbbının yaklaşımındaki tuhaflığı 19 yaşında (neredeyse 29 sene önce) annem hastalanınca gördüm. Asla ve asla sebebini araştırmadılar ve o zamanın hastalıkla ilgili paket tedavisini uyguladılar. Aşağıda, Ayurveda tıbbının ve Battı tıbbının, insana yaklaşımları, odak noktaları, teşhis ve tedavi şekilleri başlıkları altında birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını okuyacaksınız. Aslında Ayurveda sadece bir tıp sistemi değildir, bütüncül bir yaşam bilimidir. Sadece hastalıkları tedavi etmekle ilgilenmez, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için yöntemler verir. Lütfen ‘Batı tıbbından faydalanmayalım’ gibi bir çıkarım yapılmasın. Çünkü hali hazırda süregelen bir tedaviniz varsa ve bunu kendiniz bırakmaya karar verirseniz, onun yerine ne koyacağınızı da çok iyi bilmeniz gerekir. İnsanın kendini tanıması kısa bir süreç değildir. Çünkü bunların hiç birini ne ailemiz ne de öğretmenlerimiz bize öğretmediler. İşte bu da çok şaşırdığım konulardan birisi maalesef. Ama ‘hiç bir şey için geç değildir.’ sözü çok doğru. Başlamak, hiç başlamamaktan iyidir. O zaman haydi başlayalım…
Ayurveda ve Batı Tıbbının Farkı
İnsana Yaklaşımları:
Batı tıbbı; bizim fiziksel bedenimizi görür ve her insanın aynı fonksiyonlarla ve aynı beden parçalarıyla aynı fiziksel bedene sahip olduğunu var sayar. Bir makine gibi hepimizin aynı olduğunu söyler.
Ayurveda; bizi enerjiden oluşan zihin-beden-ruh olarak görür. Her parçamızın farklı boyutlarda ve farklı şekillerde olduğunu var sayar. Mesela hiç sizinle aynı ele sahip birini gördünüz mü, ya da aynı yüze sahip? Aynı şekilde bedenimizin içi de farklı boyutlara ve şekillere sahiptir. Ayurvedaya göre her birimiz 5 elementin farklı kombinasyonlarından oluşmuşuzdur ve benzersiziz.
Odak Noktaları:
Batı tıbbı; hastalığı tedavi etmek üzerine odaklanır, hastalıkla ilgilenir. Batıda kendimizi kötü hissettiğimizde doktora gideriz, iyi hissediyorsak gitmeyi bile düşünmeyiz. Hatta bazen yeterince kötü hissetmediğimiz için hastayken bile doktora gitmeyiz. Bedenimizin, zihnimizin ve ruhumuzun bize gönderdiği işaretleri, sinyalleri önemsemeyiz, ne demek istediklerini düşünmeyiz bile ve evde onları düzeltmek için birşeyler yapmayız.
Ayurvedanın ilk yaklaşımı bizleri hastalıklardan korumaktır ve sağlıkla ilgilenir, hastalıkla değil. Öncelik olarak günlük alışkanlıklara bakar. Yaşam tarzı, beslenme, egzersiz, nefes, meditasyon, zihin yapısı gibi alanlarda pratikler ve değişiklikler yaparak kendimizi hastalıklardan koruyabiliriz. Zihin, beden ve ruhumuzda oluşmaya başlayan dengesizlikleri gözlemleyebilirsek, evde yapacağımız bu değişiklikler dengelenmek için çoğu zaman yeterli olacaktır.
Ayurvedayı evde kendinize özgü doğanız için kullanın, batı tıbbını da acil durumlar ve daha ciddi hastalıklar için kullanın.
Teşhisleri:
Batı tıbbı: testler yapar, kana bakar, tansiyona bakar, röntgen çeker. Fiziksel bedeni analiz eder ve fiziksel bir hastalık sebebi arar.
Ayurvedada teşhis çok farklıdır ve tamamen subjektiftir. Nabızdan, yüzden, dilden incelemeler yapılır. Doğuştan sahip olunan beden tipi tespit edilir. Doktor hastayı tanımaya ve anlamaya çalışır. Geçmişini araştırır. Beslenmesine, yaşam tarzına, rutinlerine, stres düzeyine bakar. Bu beden içinde kimin ve nasıl birinin olduğuna ve enerjisinin buna nasıl tepki verdiğine bakar. Problemi keşfetmek için tüm hikayeyi öğrenir.
Tedavileri:
Batı tıbbında; tedavi hemen müdahale etmek ve probleme son vermektir. Örneğin üşütmüşsün der, ve ona uygun ilacı verir. Hastalığın ana sebebine inmeye çalışmaz, derinleşmez, yüzeyde kalır. Sonuç olarak görünen hastalık semptomuna göre ya sentetik ilaçlar verir, ya da ameliyat eder. Bu ilaçlar laboratuvarda yapılmışlardır ve yan etkileri vardır. Batı tıbbı hepimize aynıymışız gibi baktığı için bu ilaçların işe yarayacağını var sayar ve doğal içeriklerle fazla ilgilenmez.
Ayurvedaya göre üşütmenin arkasında başka bir sebep olabilir, yıllar yılı kronikleşmiş bir dengesizlik şimdi bu şekilde tepki veriyor olabilir. Çok sık üşütüyorsan bunun nedenini arar, derine iner. Bağışıklığına bakar, yaşadığın ortama bakar, yediklerine bakar. Tedavide çoklu yaklaşım vardır ve kişiye özel bir tedavi düzenlenir. Bu özel tedavi beslenme, yaşam tarzı, baharatlar, meditasyon, nefes teknikleri, masaj, marma terapi (belli noktalara bası uygulama) gibi uygulamalar içerebilir. Ayurvedik tedavi çok daha derin ve yavaştır. Kullandığı ilaçlar laboratuvar yapımı değil tamamen doğaldır. Bizim 5 elementten oluştuğumuzu bilir ve bedenimizi iyileştirmek için bunları kullanır. Örneğin mide yanmamız varsa soğuk bir bardak süt iyi gelecektir. Çünkü eğer Pitta beden tipine sahipsek ya da midemizde Pitta artışı varsa ve biz yazın sıcağında zaten ısıtıcı olan baharatlı acılı bir şey yemişsek mide yanması kaçınılmazdır ve soğutucu olan süt iyi gelir. Bu elementleri ve beden tipimizi tanırsak, baharatlı acı yiyecekleri kışın yemenin daha uygun olduğunu biliriz. Bu örnek yine de tamamen beden tipimize göre değişen bir sonuca sahip olacaktır. Her tedavi kişiye göre değiştiği için soğuk süt yerine başka bir şey de kullanmak gerekebilir.
Başta da dediğim gibi, kendimizi tanımak kısa bir süreç olmasa da, başlamaya değecek bir keşif yolculuğu ve çok keyifli olabilir. Web sayfamda, derslerimde ve sosyal medyada paylaştıklarımla bunun mümkün olduğunu gösterebiliyorsam ne mutlu bana.
Sevgiyle ve Saygıyla Namaste,
Natalie Yanyan
No Comments