Epifiz Bezi ve Üçüncü Göz

15 Ağu Epifiz Bezi ve Üçüncü Göz

Yoga derslerimde üçüncü gözle ilgili yoga duruşlarını uyguladığımızda, alın bölgemizin üçüncü gözle bağlantısından, sezgiselliğimizi uyandırdığından, gördüğümüz rüyaların canlanabileceğinden ve daha çok rüya hatırlayabileceğimizden sık sık bahsediyorum. Üçüncü göz içeriye bakan gözümüzdür, içselliğe açılan kapımızdır. Tepe çakramızdan tüm evrenle olan bağımızı korur ve aktive olduğunda bu bağlantıyı sağlar.

Enerji bedenimizdeki her çakra fiziksel bedenimizdeki bir endokrin bezi ile bağlantılıdır. Aşağıda üçüncü göz denilen enerji merkezinin epifiz beziyle olan bağlantısını, ayrıntılı olarak bir inceleme şeklinde topladım.

Küçük bir not: Pandeminin ilk aylarında, sık sık alnımızdan ateş ölçümü yapılan kızılötesi ateş ölçerlerin epifiz bezimize zarar verdiği gibi sosyal medya paylaşımları olmaktaydı. O dönem yaptığım ayrıntılı araştırmada, bu ateş ölçerlerin radyasyon yaymadığını, kızıl ötesi ışınları kullanarak alnımızdan yayılan sıcaklığı ölçtüğünü, bebekler için bile güvenli olduğunu ve sosyal medyada çıkan bu haberlerin kaynağının, Endonezya dilinden İngilizce’ye çevrilirken bir anlam hatası olan bir video olduğunu görmüştüm. Burada küçük bir bilgilendirme olarak dursun.

Epifiz Bezi – Üçüncü Göz

-‘Üçüncü Göz’ (3.Göz) olarak bilinen enerji merkezinin fiziksel bedenimizde etkileşimde olduğu hormonal bez Epifiz bezidir. Epifiz bezi aslında 7.Çakrada aktiftir. 6.Çakrada aktif olan endokrin bezi Hipofiz bezidir. Epifiz bezi hipofiz bezini de etkiler.

-Epifiz bezi iki kaşımızın ortasından biraz yukarıda, beynin tam merkezindedir.

-1886’da iki mikro anatomist olan E. Baldwin Spencer ve H.W De Graff, birbirlerinden bağımsız yaptıkları incelemelerde, epifiz bezinin pigmentli, retina hücreleri gibi dış gözlerin tüm özelliklerine sahip olduğunu ve ayrıca ışığa doğrudan ve dış gözlerin sinir yollarından tepki verdiğini keşfettiler.

-Epifiz bezi şekil olarak çam kozalağına benzediği için sembolü kozalak (Pineal) olarak kullanılmıştır. Vatikan’daki kozalak heykeli, Papa’nın asasındaki kozalak, Buda heykellerinin başlarındaki kozalak dokusu, Yunan, Asur ve Sümer Tanrılarının asalarındaki kozalak sembolleri gibi. Aynı zamanda ABD parasındaki büyük göz sembolü, antik Mısır’daki Horus’un gözü sembolü de epifiz bezini simgelemektedir.
(En alta fotoğrafları ekliyorum.)

-Büyüklüğünün aslında bir zamanlar golf topu büyüklüğünde olduğu, insanlık bilinçsizleştikçe, kendini unuttukça bir nohut tanesi büyüklüğüne indiği söylenmektedir.

-2500 yıl önce yaşamış ve kadavralarla sistematik olarak çalıştığı için ilk anatomist kabul edilen Yunanlı Doktor Herophilos, epifiz bezini ‘Düşünce akışını düzenleyen büzücü kas’ olarak adlandırmıştır.

-Fransız düşünür ve yazar Voltaire, epifizin sırrını çözmek için bir çok otopsi yapmıştır.

-Epifiz bezinin salgıladığı hormonların başlıcaları Seratonin, Melatonin ve DMT (Dimetiltriptamin)’dir.

-Epifiz bezi gözlerimiz gibi ışığa duyarlıdır, ancak ışığın varlığına değil yokluğuna tepki verir. Yani aydınlıkta değil karanlıkta hormon salgılamaya başlar. Bu sebeple uyku hormonu Melatonin salınımı için uyku öncesi telefon, tv gibi ışıklı uyaranların azaltılması ve uyurken odamızın tamamen karanlık olması gereklidir. Melatoninin sağlığımız üzerinde büyük etkisi vardır. En önemlisi Sirkadiyen ritmimizi yani biyolojik saatimizi korumamızı sağlar, böylece doğayla uyumlu  ve denge içinde yaşayabiliriz.

-Epifiz bezinin salgıladığı DMT hormonu ‘Ruh Molekülü’ olarak adlandırılır. DMT salgılandığında ruhsallığı algılamamız artar, fiziksel ve fizik ötesi arasındaki bağı deneyimler ve birlik, bütünlük duygularıyla dolarak Hakikati GÖR’ürüz. DMT hormonunun en çok doğum ve ölüm anında ve uyurken gece saat 3’de salgılandığı keşfedilmiştir.

Hz.İsa’nın “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler.” sözü epifiz bezine atfedilmektedir.

Yüksek dozda DMT verilen kişilerle yapılan bir çok araştırma mevcuttur. YouTube’da DMT ile ilgili bir çok video var. Özellikle ‘DMT Ruh Molekülü’ isimli belgeseli izlemenizi öneririm.

Not: Amazon Ormanları’nda Şamanik ayinlerde kullanılan Ayahuesca çayındaki bitkilerin yüksek miktarda DMT içerdiği görülmüştür.

-Epifiz bezi deniz seviyesinde çok az, yükseklerde daha çok DMT salgılar. Bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kutsal yerlerin, ibadethanelerin, meditasyon merkezlerinin dağların tepelerine, en yüksek yerlere yapılmış olmalarının nedeni sanıldığı gibi Tanrı’ya yakın olmak değil, DMT’nin yüksek salgılanması ile bilincin ve benlik algısının yükseltilmesidir.

-İnsanlığın epifiz bezinin küçülmesi ve işe yaramaz hale gelmesi için bilinçli olarak çalışılmıştır. Özellikle sodyum florür doğrudan epifiz bezi tarafından emilmekte ve epifiz bezi kireçlenmektedir. Çocuk yaşta kireçlenme başlar. Melatonin hormonunun yaş aldıkça azalarak uykumuzu azaltması bu yüzdendir. Özellikle diş macunu ve diş ipi seçimlerinizi florürsüz olanlardan yana yapınız. Sularımıza ve yiyeceklerimize de florür katılmaktadır…

Florürün Kireçlendirdiği Epifiz Bezi

-Epifiz bezi aktivasyonu ve kireç temizliği için yapılabilecekler;
Yoga, Meditasyon, Pranayama (nefes çalışmaları), Mantra (Zikir), güneş ışığı (doğuşuna ve batışına bakmak), kristallerin kullanımı, bitkisel beslenmek, toksinlerden arınmak, D vitamini eksikse tamamlamak.

Horus’un Gözü ve Epifiz Bezi Benzerliği

Vatikan’da Kozalak Heykeli

Hitler’in Masasında Kozalak

Epifiz Bezini Uyaran Yoga Duruşlarından Biri;

Çocuk Duruşu

Alından Öpmek

‘Üçüncü Göz Öpücüğü’ diye de geçen alından öpmenin etkilerinin ne olabileceğini düşünmüş müydünüz hiç? Belki de deneyimlediniz zaten ama hissettiklerinizin nedenini sormadınız kendinize. Bu öpücük şekli Kadim yazıtlarda yer alır. Manevi yönden incelediğimizde, alnından öpülen kişinin epifiz ve hipofiz bezinin uyarılarak öpene karşı bir güven duygusu hissettiğini, aralarındaki bağın güçlendiğini, bunun her iki taraf için de şifalı olduğunu görürüz. Bu öpücük kişinin içselliğini, ruhunu öpmek gibidir. Hemen deneyerek test edebilirsiniz :).

Sevgiyle ve Saygıyla Namaste,
Natali Yanyan